24 Haziran 2008 Salı

İşte oraları öyyylee...

Neden doğum günüm yaklaştığında buhranlar geçirdiğimi bir anlasam. Doğum günlerinin ya da kutlanması zoraki özel günlerin birer dayatma olduklarını düşünmeme rağmen unutup da aramayan arkadaşlarım olduğunda, ya da sevgilimin herhangi bir sürprizle gelmediğini gördüğümde neden sinirleniyorum? Şimdi şöyle de bir durum var ki ben kimsenin doğum gününü hatırlamam dolayısı ile hediye almışlığım ya çok az ya da alelaceledir. Neyse ki zevkli kızımdır, o yüzden bu konuda yırtmış olabilirim.

Küçükken bir an önce büyümeyi hayal eden arkadaşlarımın aksine ben büyümeyi; seksek oynayamamak, kara şimşeğin bitmesi, eti puf ve fruko içememek olarak nitelendirirdim. Büyümenin benim için tek iyi tarafı vardı o da sabahın köründe kalkıp okula gitmiyor olmaktı. Böyle bir düşünme yapısına sahip olduğuma bakılırsa mahallenin en saf çocuğu da bendim sanırım. “Yaşlanmaktan korkmuyorum” diyenlerden olamadım maalesef. 5-6 yaşındaki çocukların bana 18’li yaşlarımda “ teyze” demelerinden duyduğum şişkinlik ve bıyık altı gülüşümün yerini şimdi “teyze değil abla diyeceksin” gibi uyarılarda bulunan Ayşen Gruda modeli aldı. Hâlbuki bildiğin teyzeyim işte. Zaten ben daha 28 yaşım da bu buhranları yaşıyorsam ileri ki dönemlerde nasıl bir halet i ruhiye içinde olurum acaba? Off! artık onu da Süpermen düşünsün.

11 Haziran 2008 Çarşamba

DELİBOZUK

Çıktıkları programda sorulara metanetle cevap veren, birinin nasıl olupta diğerinin cümlelerini tamamlama ve aynı görüşte zerre fire vermeden konuşabildiklerine şaştığım iki genç kız. “Bize öğretilenler” diye başlayan cümlelerle dolu beyni, emin olamadığı tarih bilgilerini tasdiklemesi için mutemet dostuna kaçamak bakışlar atıyor sürekli. Öğretilerine o kadar bağlıydılar ki, cahilce savundukları Humeyni rejimini bile ÖZGÜRLÜK diyerek ifşa edebiliyorlardı. “Sosyal olmak istiyorum” diye atılıyor saç tellerini iç sıkan kahve tonuyla sıkıca kapamış, gözlerinin altına incecik sürdüğü kalemle iyiden iyiye sert ve donuk bakışlara sahip, konuştuğunda dudakları cümlelerinden bağımsız hareket eden diğerine nazaran daha korkusuz olanı. Arada ellerine kayıyor gözleri. Ettiği beylik lafların başına dert olup olmayacağını düşünüyor belkide. İstedikleri özgür olmaktı. Ama savundukları rejim nedense tam tersiydi. Delibozuk laflar uçuşup durdu program esnasında. “Başıma bişey gelmeyecekse Atatürk’ü sevmiyorum” dedi pek özgür bulmadığı ülkesinde.