24 Eylül 2008 Çarşamba

Ne vakit?

Hiçbir akıl yerinde değil şu vakit. Yorgun gözlerle konuşup duruyorum, çöreklenip durduğum tökezleyen sandalyelerde. Kulağımda süregelen hoş bir ud tınısı. Zor olmadı anlamak, benmişim meğer yorulan, bir dizim yerde tökezleyen.

Sade insanın kendi derdi değilmiş meğer canını acıtan. İçimdeki suikastın faili meçhul. Görünen vitrin olağanca renkli, albenisi bol. Koyverseler gider miyim?. Bir sevdiğimi alırım yanıma, bir de dedemin köstekli saatini.

18 Eylül 2008 Perşembe

Ah keşkem ah keşkeem...



Hayatında okul mantığını hiçbir zaman tam manasıyla kavrayamamış biri var karşınızda. Benim açımdan, nasıl olup da İnsanların okula bu kadar sadık kalabildiklerini anlamak pek mümkün değil, çünkü ben okulu illaki eker, bilemediniz sabah derslere girip öğlen yemeğimi yiyip sıvışır bir an önce kendimi ya iş yerinde ya da sevgilimin okulunda not tutarken bulurdum. Ben bir güzel sanatlar öğrencisiydim. Kaçırmamam gereken ana derslerimi ekip, annemle kahvaltı sefası yapmayı tercih ederken, gitmesem de olur dediğim Sunay Akın derslerine defalarca girmiş hatta artık dersini almıyor olsam dahi alt sınıflara eşlik etmişimdir. Aynı hararetle anlatadurduğu öykülerin her kelimesini birebir ezberlemiş olmama rağmen ilk defa dinliyormuşum gibi keyif alır, sıranın altına sakladığım çaydan bir iki demlenirdim.

Pişman olacağım hallerin aslında yaşarken farkındayım, gelin görün ki rahatlığın tadı da bir başka. Ne zaman ki arkadaşlarınız cillop kıyafetlerle, ailelerini koluna takıp mezuniyete gelir, ne zaman ki, salonda, sınıfınızdan arkadaşlarınızın ismi okunup yanaklar en sevilmeyen hoca tarafından yalap şap öpülürken bir kağıt parçası ellerine tutuşturulur , işte o zaman “keşke” dersiniz. İtiraf ediyorum PİŞMANIM. Derslerimi ektiğim için, hocaya diklendiğim için, bu kadar pahalı bir okulda okumayı seçtiğim için, sanatçı olmayı matah bir şey sandığım için, okulda olur olmadık insancıkları yakın gördüğüm için, dersin var mı? diye soran sevgiliye “yok valla, nerde buluşalım?” dediğim için, güzelim kantininde oturup küçük kağıtlara, kopya hazırlayamadığım için çok çok çook PİŞMANIM.

DURMAK YOK YOLA DEVAM

Başka bir ülkeye kaçmak istiyorum. Evet, bunun adı kaçmak. Kör bir sistemin içinde debelenip duran, birinin kursağından ekmek geçmezken bir diğerinin ne iş yaparsa yapsın kazanılmaz dedirten paralara sahip olduğu, kolay yıkanılan beyinlerin cirit attığı, eve içi kum dolu bir havuz yaptırıp na-hoş haberler çıktımı başını kuma gömüp, çıkardıktan sonra da ‘Hamdolsun iyiyiz’ diyebilen zihniyetlerden bir önce kaçmak, uzaklaşmak istiyorum. Yalnış seçimler yaptığımızın herkes farkında, farkında olmasına farkında da doğru neydi peki? Doğru var mı? Doğru olanı bizler çözemesekte, onların parlak bir fikri vardı. Bunun için öyle çok fazla kafa patlatmaya gerekte yoktu lakin aç insana  bir küçük altın, bir kutu makarna, kapı önüne yığılan biraz kömür neler yaptırmazdı ki?.

Hamdolsun ki, Elektriğe yılbaşından bu yana yüzde 57.72,  doğalgaza yapılan zamlar yüzde 35, benzin fiyatlarına yapılan zamlar gün itibarı ile yüzde0.85 ile yüzde 1.28 oranında artmış.