24 Kasım 2008 Pazartesi

DOKUNMAA!


Çoğu zaman işlenen günahların bedelinin yaşamın herhangi bir anında bizi gelip bulacağına inananlardanım. Fukaranın ekmeği umut etmek misali reenkarnasyon kulağıma hep mantıklı gelmiştir aslında. Ruh göçü varsa şayet ki pek de insanın kendini kaptırmamasında fayda var, acaba geride bıraktığı hayatın ceremelerini mi çekiyor insan?. Eğer öyleyse ben Hitler’in falan akıbetini düşünemiyorum açıkçası. He yok isteğe bağlı falansa bir daha ki sefere ben, havyarı kiloyla satın alabilengillerden olmak istiyorum mümkünse.

Hindistan’da malumunuz inançları gereği reenkarnasyona inananlardan. Buradaki reenkarnasyon, akıllının kendine uydurduğu bir sistemden ibaret oluş hali . Ülkede Kast sistemi mevzu bahis. Merdivenin en üstünde brahmanlar salınadururken, en aşağı tabaka olarak addettikleri kişileri de mundar (kirli, pis) olarak damgalıyorlar. Aslında Kast’tan bile sayılmıyorlar. Onlara dokunmaktan hoşlanmadıkları için dokunulmaz (dalit) diyorlar.. Peki neden mi dokunulmazlar? Çünkü ten renkleri diğerlerine göre daha koyu ve onlar kimsenin yapmak istemediği işleri yapmakla mükellefler. Tuvaleti temizleme, hayvanlara bakma, ölenlerin gömülme işlemleri gibi Hinduların iğrendiği işler. Sistemin üstünde yer alanlara göre, ayy pardon, inanışa göre; dokunulmazlar önceki hayatlarında işledikleri günahların cezalarını çekiyorlar, eğer itaat etmezlerse bir dahaki yaşamlarında hayvan ya da sakat olarak doğacaklarına inandırılmışlar. Yani müstahaklar.

2001 yılında ırkçılık konusunu gündeme getiren dünya konferansı, Hindistan’daki kast sisteminin de ırkçılıktan ibaret olduğunu savunmuş savunmasına da, Hindistan hükümeti çirkefleşmiş, iddiayı reddedip üstüne bir de dokunmayın benim kültürel yapıma diyerek kendini haklı çıkarmayı başarmış. Neticede duruma eyvallah denmiş. Ve yine aynı zihniyet, dalit’lerin gölgelerinin bile üzerlerine gelmesini “kirlenme” olarak değerlendiriyor, neredeyse her gün bir daliti öldürüyor, "dokunulmaza" tecavüz edip, evini yakıyorlar. Ne var ki "dokunulmazların" dava açma hakları da maalesef yok.

Hindistan’da yaşayan dokunulmazların toplam sayısı, İngiltere, Fransa, Belçika ve İspanya’nın toplam nüfusunu aşıyor. Bazı dalit’ler bu insanlık dışı yakıştırmadan kaçmaya çalışıyor, dinini değiştiriyor, göç ediyor.

13 yorum:

  1. dalitler kendilerine pozitiv ayrmıcılık tanıyarak toplumsal geri kalmıslıklarını gidermeye yonelik anayasa değisikliğini (hinduların bütünlüğünü bozacağı gerekcesiyle)acıklık grevine giderek engellediği için bizim pek sewdiğimiz barıs insanı sewgi kelebegi dedigimiz mahatma gandhi den baya baya nefret ederler.

    YanıtlaSil
  2. hoşgeldiniz boşgezen,
    nitekim, yine sizden yeni bir detay öğrendik.:)

    YanıtlaSil
  3. çok ilginç. Teşk.

    YanıtlaSil
  4. bencede reekarnasyon kast sisteminin ortaya çıkardığı bir inanç sistemidir alt tabakada olanlar seslerini çıkarmasınlar isyandı hak aramaydı olayına hiç girmesinler şuanki hayatlarında yaşadıklarının önceden kendi yaptıkları hataların ceremesi olduğunu düşünsünler diye planlanmış mülkemmel bir safsata. güzel konuya değinmişsin .reenkarnasyon diye birşey olmadığına tüm kalbiyle inanalardanım ancak olsaydı diye düşünseydim bir dahaki hayatımda insan bile olacağımı zannetmiyorum bunca zulüm ve insan sömürüsü karşısında eleştiriden bir adım öteye geçemeyenlerdenim umarım tüm yaşantım boyunca aynı yerde sayıklamam :/

    YanıtlaSil
  5. sorma SananaAkİ BaNAneSaN,
    insan denilen canlı pek bir tehlikeli:(

    YanıtlaSil
  6. brahmanizm in kurucularındandır R.TAGORE ve gandhi, einstain ile de iyi bir arkadaştır. Yine sevmedikleri bir gerçektir gandhi den. Ama Ben Tagoru severim. İyi yada kötü bir çok eser ve hindistanın milli marşını ve nobel ödüllü bir yazarıdır.

    YanıtlaSil
  7. efsa,
    rabindranath tagore benimde favorim. 18. yaş günümde özlü sözlerinin ve şiirlerinin toplanıldığı bir kitap hediye edilmişti ki nerede kaybettiğimi düşünür düşünür hala üzülürüm.

    YanıtlaSil
  8. bende bir gün kitabını bulabilirmiyim diye sürekli takip mesafesindeyim sahafçıların :)

    YanıtlaSil
  9. dehşet şeyler sadecde bunlar deyil tabi halen hindistanda kız çocukları boğuluyor sularda kız ayıplanan bir şey ..

    insanın tüylerini ürperten bir şey okumuştum,bir misyoner hastanesinin bahçesinde olay hindistanda geçiyor yüzlerce bebek cesedi bulunmuş..

    Bu olay şunun şurası bir kaç yıl evvel nüzüla geliyor..

    Bu tür hikayellerde,orta çağ avrupasında mevcut kadının tarihteki yeri adlı bir kitap okumuştum,orada tarihçilerin kayıtlarına göre kilisede yaşananlar da buna benzer şeyler..

    Kendi dinimizden haberimiz yok JUDİ..

    Köleler insandır kelimesinin söylenemediği arap yarım adasında ilk kez bir köle o zamanda kutsal sayılan kabenin üstüne ayaklarıyla basıp ezan okuyor bu kölenin adı Bilal..

    Bundan şuraya geleceğim bir tanıdığım var kendisi amekli bir kaptan komsum,hemen hemen bütün dünya limanlarını dolaşmış..

    Şöeyle bir olay anlattı,malagaskarmıydı tam olarak hatırlamıyorum bir ülkeden geçiyorlar ,kaçaklar gizlice sızmış gemiye fark ediyorlar,fakat yol almışlar bikere..

    Neyse sanırım ilerdekİ ilk limanda bırakmaları gerekiyor,dediki hepsi simsiyah çantalarını kontrol ettim birisi doktor birisi avukat diplomalrınıda almışlar yanlarına konuşmaya başladık,iyi ing biliyorlar..

    Adamlar şaşırmış bir beyazın onlarla konuştuklarına benim bahsettiğim kaptan hani demiş sizin gibi bizdede bir takım dini merasimlerde duyuru yapılır ezanla işte o ezanı ilk okuyan bİR köle ve aynı zamanda zift kadar siyah bir zencidir..

    Dilleri tutulmuş biliyormusun?

    YanıtlaSil
  10. Özgür olmayı sadece kendimize müstahak gördüğümüz sürece bu tür ırkçı zihniyetlerle karşılaşıcaz malesef ayvakti.

    YanıtlaSil
  11. Judi benim için çok değerli olan bir sosyalist arkadaşımın bir sözü vardı..

    Bu sözü getirdin aklıma..

    Özgürlük,insanın insan olma eğiliminin gerçeklerştiği yerde var olmaz mı?

    özgürlüğü konu alalım..

    Nedir özgürlük?

    Afrikada şu Amerika eliyle savaş çıkıp ,silah satılıp sonra misyonerler vasıtasıyla uyutulan bölegelerin birine bizim Türkiyeden yardım kuruluşları gidiyor..

    Orada bir yaşlı Sudanlı simsiyah derisiyle yorgun bakışlarıyla bizimkilerin yanına yanaşıyor ve orada tarihe nor düşer gibi şu tüylerimi diken diken eden şu kelimeyi söylüyor..

    ''Sizden hiç bir yardım paketi istemiyorum,sadece atalarımın bana anlattığı o kişilerin torunlarının bayrağı olan şu al kırmızı rengindeki bayrağın dibinde beş dakikacık oturabilirmiyim?''

    Ne dir JUDİ Özgürlük ..

    İlk göz ağrım benim sen güzel yazıyorsun,birde bunun hakkında yaz..

    sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  12. ayvakti, istediğin başımla beraber:)

    YanıtlaSil
  13. çok ilginç, bilmiyordum tam inanışlarını.
    no bravery'i sona koyman öldü bitirdi beni. çok sevindim o şarkıyı benim gibi sevip dinleyen birini görünce.

    YanıtlaSil