14 Mart 2008 Cuma

FATALİZM

Klasik müziğin insanlarda uyandırdığı muhtelif hisleri ve uzunca süre dinlenildikten sonra insanda bıraktığı derin kederi ve sıkıntıyı bilmek, yine de özellikle dinlemeye tahammülü olmayan insanların yanında dinleme arzumun idrak-ı zor durumlara ulaşması benim müdahil olamadığım bir durum sanıyorum. Hele ki dinlenesi ve de izlenesi sesiyle insanın damarlarına işleyen bir Emma Shapplinimiz var ki takdir-i şayan. Shapplin memur bir annenin yine memur olması için zorlanan, müzik hocası tarafından zorla şarkı söylemeye ikna edilen, ufkunun taa bilmem nerelere ulaştığı genç güzel mahlukat.

İnsanların kaderlerini belirleyen, etkili bir şahsiyetin beni de yetenekli olduğum alanlara çekmesini dileye durayım, annemin istikrarlı, zoraki isteğiyle girmiş olduğum resim bölümü, beni güzel sanatlar sınavına sokacak kadar ileriye götürmüş ve bulunduğum noktaya nazikçe fırlatmıştır. Kendi acizliklerini gizli tutup, ebevynlerini suçlayan insancıklar arasında olmayı kendi şahsına pek de yakıştıramayan ben, bulunduğu noktadan memnuyet duyarak, yapmak isteyip de yapamadığım sanat icraatlerime uzakdan el sallamayı yeğliyorum. Lakin ailelerin doğurma, büyütme, okutma yanı sıra bir de "al evladım bunu çalmayı dene, olmadıysa birde dans etsene" gibi görevleri yapma zorunlulukları olduğunu güden biri değilim. İlerde olacak çocuklarımın da aynı duygular içerisinde olmasını temenni ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder