30 Temmuz 2008 Çarşamba

ANMASINLAR ADINI CANDAN ANAN DUDAKLAR



Bazı insani duygulardan arınamasak bile en azından aza indirgemek insanın gözüne sokar şekilde ifşa etmemek yanlısıyım. Yanlısıyım ama ne kadar icra edebildiğim konusunda kesin verilere henüz ulaşabilmiş değilim. Bahsettiğim bu insani dürtünün adı “KISKANÇLIK”. Bu duyguyu hissetmeye başladığınızda artık önünüzde iki seçenek var demektir. Bunlardan ilki, kan kusturan bu duyguya, içimizde naçizane bir yer ayırıp, onurumuzu, kendimize olan saygımızı, diplerden hala siyah çıkan saçları; naylon iplerde, renkli mandallara asılmış halde sere serpe dalgalanmış bulmak. İkincisi ise; panik yapmamak, yuvalarına sığmayan göz bebeklerini, kibar ve kıvrak bir el hareketiyle mümkün olduğunca yerlerine oturtmak, alınan güzel bir kıyafet kıskanılmışsa etiketin dışarıya çıkmış olmasını dilemek, bizi kıskandıran, yolda sevgilimizin karşısına çıkan eski güzel kız arkadaşıysa tenha’da kıstırmak yerine, uzattığı eli sert bir şekilde kavrayıp sıkmak, sıkmak, sıkmak ve sevgiliye “ne kadar da medeni “ dedirtmek.

Küçük yaşlarda kıskançlığın geçici bir durum olduğunu ve büyüklerin asla birbirlerini kıskanmadıklarını düşünürdüm. Nasıl böyle bir kanıya vardım bilmiyorum. Lakin geçmiş yazıları okuyan arkadaşlar hatırlayacak ki, küçükken ciddi bir saflık mevzu bahismiş. Hani geçecekti? Peki, o zaman ben neden hala beyaz ellere yakışan kırmızı ojelere, doğal sarışınlara, doğuştan estetikli minik burunlara, noktalamaları konuşurken dahi kaçırmayanlara, saat 4 te işten çıkıp benden daha fazla maaş alanlara, tatili bir ay olanlara KILIM?.

1 yorum:

  1. :)))) ne yazacagimi bilemedim aslinda yazacaklarim vardi aklimda ama finali cok guldurdu beni yazinin, unuttum :))) eline saglik.

    YanıtlaSil